Nasıl Koşan Adam oldu?
Soyadımdan da anlaşılacağı gibi bir koşuşturma içinde geçen hayatımda “Koşan Adam“ ismi hiç de tesadüf değildi.
Hep gelecek odaklı yaşadım, hep bir adım sonrasını planladım, hep yarını düşündüm.. Böyle bir yaşamın zararlarını da yararlarını da gördüm. Kuşkusuz en önemli yararı riskleri öngörme ve önlem alma yeteneğimizin gelişmesi olmuştur.
Berkant Acil
Genel Müdür
Nasıl Koşan Adam oldu?
Soyadımdan da anlaşılacağı gibi bir koşuşturma içinde geçen hayatımda “Koşan Adam“ ismi hiç de tesadüf değildi.
Hep gelecek odaklı yaşadım, hep bir adım sonrasını planladım, hep yarını düşündüm.. Böyle bir yaşamın zararlarını da yararlarını da gördüm. Kuşkusuz en önemli yararı riskleri öngörme ve önlem alma yeteneğimizin gelişmesi olmuştur.
Berkant Acil
Genel Müdür
Hikayemiz şöyle başlıyor...
1994 yılında Haluk Levent’in orkestrasında başlayan gitar çalma macerası hayatıma eşsiz tecrübeler katacaktı. Günde 3 ayrı konser yapan, sahnede 14 saat şarkı söyleyerek rekor kıran bir sanatçının yanında öğrenilen şeyler kuşkusuz hiçbir okulda, hiçbir sektörde öğretilemeyecek bir hazineydi.
1999 yılında başladığım menajerlik ve yapımcılık denemelerim hep hüsranla sonuçlanmıştı. Kime albüm yapsam kime klip çeksem, kime menejerlik yapsam hepsi başarısızlıkla sonuçlanıyordu. En büyük yeteneğim konser organizasyonlarında kendini gösteriyordu. Müzisyen eksik olsa müzisyen buluyor, ses ışık sahne sistemleri problemlerini çözüyor, sanatçı uçağa yetişemeyeceğini anladığımda hızla alternatif yollar üretiyor ve işimize özgü sorunların neredeyse tamamını çözebilecek tecrübeye sahip oluyordum.
2003 yılında Haluk Levent ile yollarımızı ayırarak kendi organizasyon firmamı kurdum. Artık tek başımaydım ama hedeflerim büyüktü. İlk işim 2003 yılının “1 Mayıs İşçi Bayramı”nda ses, sahne kurulumu ve sanatçı organizasyonuydu. Oldukça kalabalık bir kitleye bu hizmeti vermek yeni bir firma için gurur vericiydi.
2004 yılının yaz aylarında “Ümraniye Tantavi Şenlikleri” nin işini alarak çok kısıtlı bir bütçe ile güzel bir organizasyon yaptım. Aynı yılın sonunda “Ümraniye Ramazan Şenlikleri” organizasyonunu alarak 30 günde 30 sanatçı ile başarılı bir etkinlik gerçekleştirdim. Bu etkinlik o kadar büyük ses getirdi ki yazılı ve görsel basında yüzlerce haber yapıldı.
Doktor olan eşimin tayini ve ilk çocuğumuzun dünyaya gelmesinden dolayı ofisim İstanbul’da iken evimi Kocaeli’ye taşımak zorunda kaldım. O günden bugüne işime hergün Kocaeli’den gidip geliyorum. 2005 yılında “Orhangazi Ramazan Şenliği”, “Sultanbeyli Sünnet Şöleni”, “Kocaeli Fuarı Sanatçı Organizasyonları” gibi organizasyonlarla sektörde sesimizi duyurmaya başladık. Tek kişi çıktığım yolda artık 5 kişiydik.
2006 yılına geldiğimizde konser piyasasının bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum. Her yerde bir konser organizasyonu yapılıyordu. Belediyelerde, özel kurumlarda, okul, üniversite, otellerde, dernek geceleri ve sünnet şölenlerinde konserler düzenleniyordu Hatta dini günlerde bile sahneye tasavvuf sanatçıları, ezgi sanatçıları ve ilahi söyleyen sanatçılar davet ediliyordu. Her yerde bir konser, her yerde bir etkinlik piyasayı hareketlendiriyordu. Sektördeki yapımcılar yeni sanatçılara yatırım yapıyor, tedarikçiler ise ya ses sistemi satın alıyor, ya jeneratör kiralama işine giriyor, ya havai fişeklerle ilgileniyor, kimisi de ulaşım araç parkurunu geliştiriyordu. Türkiye’de yapılan konserler o kadar fazlaydı ki devletin bu sektöre bu güne kadar ilgi göstermemesi ve profesyonelce bir araştırma yapmaması bu sektörü ve sektör çalışanlarını değersizleştiriyordu.
Bu yıla kadar bizimle çalışan belediye, üniversite, kurum vs. iki elin parmaklarını geçmez iken, internet sitesinin hayata girmesi ve sosyal medya reklamları ile müşteri portföyüm hızla büyüdü.
Daha önceleri bu işi yapıp yapmayacağım konusunda pek çok organizatör gibi tereddütler yaşasam da bu yıldan sonra profesyonellik hedefi koydum. Artık pazar araştırması yapıyor, hizmet kalitesinin artırılması için departmanlar kuruyor, “sanatçı konser organizasyonu” konusunda uzmanlaşmaya çalışıyorduk.
Festival yapmak ya da sanatçının konserini organize etmek o kadar basit algılandı ki bir çok kişi bu işi yapabilirim dedi ve organizasyon şirketi açmaya başladılar. Bir şirket kuran ve internette reklam veren herkes her tür organizasyonu yapabilecek taahhüdü verebiliyordu. Ne de olsa serbest bir piyasadaydık, herkes dilediğini yapabilirdi. Ama sonuçları koskoca bir güvensizlik ortamı doğurmaya başlamıştı. Kim gerçek menajer?, kim güçlü bir şirket? kimin güvenilir bir organizatör olduğunu tespit etmek çok zordu. Bu yüzden bazı konserler iptal olup hüsranla sonuçlanıyor, başarısız organizatörler ise iş almaya devam ediyordu.
2011 yılı itibariyle ülkede yaptığımız konser sayısı yaklaşık 300 e yükseldi ve artık sadece “etkinlik yapmak isteyen müşteriler ile etkinlikte sahne almak isteyen sanatçıların” konserlerini sağlıklı yapması için uğraş veriyorduk. Artık konserlere daha profesyonelce eğiliyorduk hem müşteri hem sanatçı-menajer arasında gerçek bir danışman şirket gibi bütün süreçleri yönetiyorduk. Afiş tasarımından, ara transferdeki kullanılacak araçlara kadar, soundcheck saatinden sanatçının sahneden ineceği ana kadar, konaklayacağı otelden kulisteki ihtiyaçlarına kadar her konu ile ilgileniyorduk. Etkinliklerle ilgili her aşamayı müşterilere önceden anlatarak konserlerin sorunsuz geçmesine katkı sağlıyorduk.
2012 de konserlerin yapılmasındaki en büyük tehlike istikrarsızlıktı. Her terör olayında ülke bir anda tedirgin oluyor ve konserler etkinlikler iptal olmaya başlıyordu. İptal olan konserler ileriki tarihlerde yeniden yapılsa da sektör eski hızını bir türlü yakalayamıyordu. Bu istikrarsızlık yıllarca sürecek ama Koşanadam Şirketi olarak biz hız kesmeden hizmetlerini iyileştirmeye, eleman almaya ve planlamalar yapmaya devam edecektik.
2015 yılının ilk altı ayındaki büyüme bize yeni yapılandırmalar yeni hedefler koyma isteğini getirdi. Artık 11 kişi olmuş ve çalışanlarımızın rahat çalışabilecekleri yeni bir ofis satın alınmıştı. Yeni hedefler konulmuş ve yıllık konser organizasyon sayısını 1000-1200 olarak hedeflenmişti.
Suruç’ta yapılan canlı bomba saldırısı ve ardından gelen onlarca terör saldırılarından sonra yaz aylarındaki bütün konserler iptal olmuş, sektörün en önemli damarı olan açıkhava konserleri yapılamaz olmuştu. Ülkede terör olayları, iptaller, bunalımlar, kavgalar devam ederken konser yapmak imkansız hale geliyordu. Sektörün aktörleri etkinlik yapmadıkça borçlarını ödeyemez hale geliyordu. Bazı organizasyon şirketleri, ses ışık firmaları, hava fişek, süsleme, ulaşım firmaları, sahne, protokol ağırlayıcı şirketlerin birer birer kapanmaları sonucu sektör ciddi bir bunalıma giriyordu.
Ülkedeki terör olayları ve olağanüstü gelişmeler açıkhava konserlerinin, festivallerin yapılmasını olanaksız hale getiriyordu. Bu şartlarda bile biz Koşanadam Şirketi olarak dinamızmımızı, enerjimizi kaybetmeden yurt dışında ve yurt içinde ulaşamadığımız pazarları hedeflemeye başladık. Her ne kadar konser piyasasının büyüklüğünü ölçümleyemiyor olsak da kapalı mekanlarda ve açıkhavada yapılan konserlerin sayısının 25 bin – 30 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Ve böyle bir büyük pazarda biz her an karşınızda her an yanınızda olduğumuzu hissetirerek, sanatçıların konserleriyle ilgili her türlü süreci bize güvenle devredebileceğinizi bildirmek istiyoruz. Sanatçıların konser ücretlerini, özel günlerdeki konser projelerini, konser takvimlerini öğrenmek isterseniz size bir telefon kadar yakınız.
Hikayemiz şöyle başlıyor...
1994 yılında Haluk Levent’in orkestrasında başlayan gitar çalma macerası hayatıma eşsiz tecrübeler katacaktı. Günde 3 ayrı konser yapan, sahnede 14 saat şarkı söyleyerek rekor kıran bir sanatçının yanında öğrenilen şeyler kuşkusuz hiçbir okulda, hiçbir sektörde öğretilemeyecek bir hazineydi.
1999 yılında başladığım menajerlik ve yapımcılık denemelerim hep hüsranla sonuçlanmıştı. Kime albüm yapsam kime klip çeksem, kime menejerlik yapsam hepsi başarısızlıkla sonuçlanıyordu. En büyük yeteneğim konser organizasyonlarında kendini gösteriyordu. Müzisyen eksik olsa müzisyen buluyor, ses ışık sahne sistemleri problemlerini çözüyor, sanatçı uçağa yetişemeyeceğini anladığımda hızla alternatif yollar üretiyor ve işimize özgü sorunların neredeyse tamamını çözebilecek tecrübeye sahip oluyordum.
2003 yılında Haluk Levent ile yollarımızı ayırarak kendi organizasyon firmamı kurdum. Artık tek başımaydım ama hedeflerim büyüktü. İlk işim 2003 yılının “1 Mayıs İşçi Bayramı”nda ses, sahne kurulumu ve sanatçı organizasyonuydu. Oldukça kalabalık bir kitleye bu hizmeti vermek yeni bir firma için gurur vericiydi.
2004 yılının yaz aylarında “Ümraniye Tantavi Şenlikleri” nin işini alarak çok kısıtlı bir bütçe ile güzel bir organizasyon yaptım. Aynı yılın sonunda “Ümraniye Ramazan Şenlikleri” organizasyonunu alarak 30 günde 30 sanatçı ile başarılı bir etkinlik gerçekleştirdim. Bu etkinlik o kadar büyük ses getirdi ki yazılı ve görsel basında yüzlerce haber yapıldı.
Doktor olan eşimin tayini ve ilk çocuğumuzun dünyaya gelmesinden dolayı ofisim İstanbul’da iken evimi Kocaeli’ye taşımak zorunda kaldım. O günden bugüne işime hergün Kocaeli’den gidip geliyorum. 2005 yılında “Orhangazi Ramazan Şenliği”, “Sultanbeyli Sünnet Şöleni”, “Kocaeli Fuarı Sanatçı Organizasyonları” gibi organizasyonlarla sektörde sesimizi duyurmaya başladık. Tek kişi çıktığım yolda artık 5 kişiydik.
2006 yılına geldiğimizde konser piyasasının bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum. Her yerde bir konser organizasyonu yapılıyordu. Belediyelerde, özel kurumlarda, okul, üniversite, otellerde, dernek geceleri ve sünnet şölenlerinde konserler düzenleniyordu Hatta dini günlerde bile sahneye tasavvuf sanatçıları, ezgi sanatçıları ve ilahi söyleyen sanatçılar davet ediliyordu. Her yerde bir konser, her yerde bir etkinlik piyasayı hareketlendiriyordu. Sektördeki yapımcılar yeni sanatçılara yatırım yapıyor, tedarikçiler ise ya ses sistemi satın alıyor, ya jeneratör kiralama işine giriyor, ya havai fişeklerle ilgileniyor, kimisi de ulaşım araç parkurunu geliştiriyordu. Türkiye’de yapılan konserler o kadar fazlaydı ki devletin bu sektöre bu güne kadar ilgi göstermemesi ve profesyonelce bir araştırma yapmaması bu sektörü ve sektör çalışanlarını değersizleştiriyordu.
Bu yıla kadar bizimle çalışan belediye, üniversite, kurum vs. iki elin parmaklarını geçmez iken, internet sitesinin hayata girmesi ve sosyal medya reklamları ile müşteri portföyüm hızla büyüdü.
Daha önceleri bu işi yapıp yapmayacağım konusunda pek çok organizatör gibi tereddütler yaşasam da bu yıldan sonra profesyonellik hedefi koydum. Artık pazar araştırması yapıyor, hizmet kalitesinin artırılması için departmanlar kuruyor, “sanatçı konser organizasyonu” konusunda uzmanlaşmaya çalışıyorduk.
Festival yapmak ya da sanatçının konserini organize etmek o kadar basit algılandı ki bir çok kişi bu işi yapabilirim dedi ve organizasyon şirketi açmaya başladılar. Bir şirket kuran ve internette reklam veren herkes her tür organizasyonu yapabilecek taahhüdü verebiliyordu. Ne de olsa serbest bir piyasadaydık, herkes dilediğini yapabilirdi. Ama sonuçları koskoca bir güvensizlik ortamı doğurmaya başlamıştı. Kim gerçek menajer?, kim güçlü bir şirket? kimin güvenilir bir organizatör olduğunu tespit etmek çok zordu. Bu yüzden bazı konserler iptal olup hüsranla sonuçlanıyor, başarısız organizatörler ise iş almaya devam ediyordu.
2011 yılı itibariyle ülkede yaptığımız konser sayısı yaklaşık 300 e yükseldi ve artık sadece “etkinlik yapmak isteyen müşteriler ile etkinlikte sahne almak isteyen sanatçıların” konserlerini sağlıklı yapması için uğraş veriyorduk. Artık konserlere daha profesyonelce eğiliyorduk hem müşteri hem sanatçı-menajer arasında gerçek bir danışman şirket gibi bütün süreçleri yönetiyorduk. Afiş tasarımından, ara transferdeki kullanılacak araçlara kadar, soundcheck saatinden sanatçının sahneden ineceği ana kadar, konaklayacağı otelden kulisteki ihtiyaçlarına kadar her konu ile ilgileniyorduk. Etkinliklerle ilgili her aşamayı müşterilere önceden anlatarak konserlerin sorunsuz geçmesine katkı sağlıyorduk.
2012 de konserlerin yapılmasındaki en büyük tehlike istikrarsızlıktı. Her terör olayında ülke bir anda tedirgin oluyor ve konserler etkinlikler iptal olmaya başlıyordu. İptal olan konserler ileriki tarihlerde yeniden yapılsa da sektör eski hızını bir türlü yakalayamıyordu. Bu istikrarsızlık yıllarca sürecek ama Koşanadam Şirketi olarak biz hız kesmeden hizmetlerini iyileştirmeye, eleman almaya ve planlamalar yapmaya devam edecektik.
2015 yılının ilk altı ayındaki büyüme bize yeni yapılandırmalar yeni hedefler koyma isteğini getirdi. Artık 11 kişi olmuş ve çalışanlarımızın rahat çalışabilecekleri yeni bir ofis satın alınmıştı. Yeni hedefler konulmuş ve yıllık konser organizasyon sayısını 1000-1200 olarak hedeflenmişti.
Suruç’ta yapılan canlı bomba saldırısı ve ardından gelen onlarca terör saldırılarından sonra yaz aylarındaki bütün konserler iptal olmuş, sektörün en önemli damarı olan açıkhava konserleri yapılamaz olmuştu. Ülkede terör olayları, iptaller, bunalımlar, kavgalar devam ederken konser yapmak imkansız hale geliyordu. Sektörün aktörleri etkinlik yapmadıkça borçlarını ödeyemez hale geliyordu. Bazı organizasyon şirketleri, ses ışık firmaları, hava fişek, süsleme, ulaşım firmaları, sahne, protokol ağırlayıcı şirketlerin birer birer kapanmaları sonucu sektör ciddi bir bunalıma giriyordu.
Ülkedeki terör olayları ve olağanüstü gelişmeler açıkhava konserlerinin, festivallerin yapılmasını olanaksız hale getiriyordu. Bu şartlarda bile biz Koşanadam Şirketi olarak dinamızmımızı, enerjimizi kaybetmeden yurt dışında ve yurt içinde ulaşamadığımız pazarları hedeflemeye başladık. Her ne kadar konser piyasasının büyüklüğünü ölçümleyemiyor olsak da kapalı mekanlarda ve açıkhavada yapılan konserlerin sayısının 25 bin – 30 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Ve böyle bir büyük pazarda biz her an karşınızda her an yanınızda olduğumuzu hissetirerek, sanatçıların konserleriyle ilgili her türlü süreci bize güvenle devredebileceğinizi bildirmek istiyoruz. Sanatçıların konser ücretlerini, özel günlerdeki konser projelerini, konser takvimlerini öğrenmek isterseniz size bir telefon kadar yakınız.
Etkinliklerimizin Türlerine Göre Dağılımları
Etkinliklerimizin Ortalama Katılımcı Sayıları
Verdiğimiz Hizmetlerin Oranları
Etkinliklerimizin Türlerine Göre Dağılımları
Etkinliklerimizin Ortalama Katılımcı Sayıları
Verdiğimiz Hizmetlerin Oranları
İlk kez çalıştığımız müşterilerimizden neredeyse tamamı uzun vadeli ilişkilere dönüştü.
İlk kez çalıştığımız müşterilerimizden neredeyse tamamı uzun vadeli ilişkilere dönüştü.